Popüler Gönderiler

Posted by : Unknown Haziran 28, 2014


Merhaba, Manga ve Anime severler!

Bu yazımızda Rosario Vampire adlı Manga'nın 
incelemesini yapacağız.


Öncelikle tanıtımıyla başlayalım;

Tür: Aksiyon, Harem, Romantik Komedi, Doğaüstü
Yazar: Akihisa İkeda
Yayımcı: Shueisha
Yayımlandığı Dergi: Aylık Shonen Jump
Cilt Sayısı: 10
Yayınlanma: Kasım 2007 - Mart 2014

Kaderin tuhaf bir oyunu sonucunda Aono Tsukune, kendini canavarlara özel Youkai (canavar) Akademisinde bulur. Akademinin en güzeli olan Akashiya Moka ile tanışır ve onu daha iyi tanımak ister. Akademide kalmaya karar verir. Ancak, akademide varlığı öğrenilen her insanın öldürülmesi 
gerektiği kuralını bilmemektedir...!

Tsukune, Moka ile beraber gazete klübüne girer ve bu ona heyecanlı bir hayata atılmasına imkân tanır. Ancak, birgün Tsukune ve arkadaşlarının yaptığı okul gazetesi onların faaliyetlerini kontrol etmek için gelen halk güvenlik komisyonu başkanı olan Kyou'nun dikkatini çeker. Tsukune ve arkadaşları, adalet adı altında okulu kontrol eden okul polislerine karşıdırlar, fakat Moka, klüplerini kapatmak isteyen polis Keito'yu bir dövüşte yendiği için gazete klübü üyeleri, 
kendilerini hiç olmadığı kadar kötü bir durumda bulur.




Dikkat!

Dragons Rioting adlı seri, 'Ecchi' kategorisine girdiğinden ağır şiddet, kan/vahşet, 
cinsel içerik veya kaba dil içerebilir ve bu sebepten dolayı 
18 yaşının altındaki okuyucular için uygun olmayabilir. 
18 yaşının üstündeyseniz, okumaya devam edebilirsiniz.


Şimdi, biraz ana karakterlerden bahsedelim;


Aono Tsukune



Başarılı bir öğrenci hayatı olmayan Tsukune, babasının tesadüf eseri öğrendiği bir okula yazdırılır. Bu okul, normal bir okuldan çok daha fazlasıdır. 
Böylece, heyecan ve tehlike dolu hayatı başlamış olur.

Tsukune neredeyse kimseye kin tutmayan, nazik ve iyi kalpli biridir. 
 Kendisinden başka herkesi düşünen, tehlike karşısında cesaret bulan bir kişiliğe sahiptir. Bu kişiliği de Moka, Kurumu, Mizore, Ruby ve Yukari'nin ilgisini kazanmasını sağlanmıştır. Çelimsiz ve güçsüz bir delikanlı olan Aono Tsukune, devamlı korunmaya ihtiyaç duymaktadır. İnsan olduğu için sürekli olarak canavarların saldırısına uğrayan Tsukune, çoğu kez ölümle burun buruna gelir.

Tsukune, Moka'nın boynundaki Rosario'yu çıkarabilen tek kişidir. Bu yeteneğe nasıl haiz olduğu, neden Rosario'yu çıkarabilen tek kişinin Tsukune olduğu bilinmemektedir. Ama Tsukune, zor durumlara düştüğü vakit Moka'nın boynundaki Rosario'yu çıkartır ve Moka'nın diğer kişiliğinin can bulmasını sağlar. 

İsteği dışında oluşan bir hareme sahip olmasına rağmen Tsukune'nin erkek arkadaşları da vardır. Bu erkek arkadaşlara vakti zamanında Aono Tsukune gibi insan olan Hokuto Kaneshiro da dahildir.

Akashiya Moka'nın Aono Tsukune'ye kanını enjekte etmesi yüzünden Tsukune'nin vücudu değişim geçirir. Canavarlara has yetenekler ve güçler kazanmaktadır. 


Akashiya Moka


Akashiya Moka, Youkai (canavar) Akademisi'ndeki tüm erkeklerin gözlerini alamadığı vampir bir kızdır. İyi yürekli, nazik, tatlı dilli ve arkadaş canlısı biri olan Moka, kendini çoğu zaman belaya sokan biraz saf bir kişiliğe sahiptir. Zamanında insanlara güvenmeyen, onlardan korkan Moka, gün geçtikçe okuldaki tek insan olan Aono Tsukune'ye ilgi duymaya başlar.

Aralarında bir bağ oluşur ve bu bağ gittikçe güçlenir. Öyle ki artık Tsukune'nin iznini bile almadan kanını emmeye başlamıştır. Başlarda sadece vampirlere özgü bir sebepten dolayı Tsukune'yle ilgilense de, sonrasında aralarındaki bağ duygusal bir bağa dönüşür. 

Akashiya Moka, aslında iki kişiliğe sahiptir. Biri Rosario takılıyken sahip olduğu saf, iyi yürekli ve nazik Moka, diğeri ise sadece Rosario çıkarıldığında ortaya çıkan güçlü, kibirli ve şiddet yanlısı Moka'dır. 

Serinin ilk sezonunda neden iki kişiliğe sahip olduğu bilinmemektedir. 
Ancak ikinci sezonda sebebi açığa çıkmaktadır.


Kurono Kurumu


Dişi bir şeytan olan Kurono Kurumu, göz dolduran vücut hatlarıyla okulun ilgi odaklarından biridir. Erkekleri cezbetmeye yarayan bir yeteneğe sahiptir. Okulundaki çoğu erkeğin hayallerini süsleyen Kurumu, Aono Tsukune'nin kendisini Moka'nın elinden kurtarmasıyla Aono Tsukune'ye aşık olmuştur. İlk başlarda Aono Tsukune'yi peşinde koşturmak için kibirli ve soğuk davranır. Sonradan Aono Tsukune'nin tek aşkı olduğunu söyler ve özel yeteneğini kullanmadan onu kendine aşık etmeye çalışır. 

Kurumu, güzel bir kız ve dişi şeytan yeteneklerine sahip olduğu için sık sık Tsukune'nin gönlünü kazanmaya çalışır. Rakip olarak gördüğü Akashiya Moka'ya ve diğerlerine güzelliği ve dişi şeytan yetenekleriyle sataşmaktan geri kalmaz. Moka'ya diğerlerine sataştığı kadar sert sataşmaz, ama Tsukune'nin yanındayken onu itip kakmayı da ihmal etmez.

Kokoa, Kurumu'ya yetenekleriyle Tsukune'nin gönlünü kazanmasını önerir, ancak Kurumu, Tsukune'nin gönlünü kazanmak için Charm adlı dişi şeytan yeteneğini asla kullanmayacağını dile getirir. Kokoa bunun sebebini sorduğunda ise; "Aşık olunca anlarsın." diye karşılık verir. 


Shirayuki Mizore


Mizore, serinin başlarında yalnız, morali bozuk ve yanlış anlaşılan bir kız olarak tanıtılır. 

Okulun ilk döneminde öğretmeni Okuto Katsubo'ya aşkını ilan eder, öğretmeni ise bu sevgiyi suistimal etmektedir, bu da Mizore'nin özel yeteneğiyle onu dondurmasına sebep olur. Hadise öğrenciler arasında yayılır ve akabinde Aono Tsukune ile tanışır. Akashiya Moka ile arasında ufak bir tartışma geçer ve sonrasında Tsukune ve arkadaşlarıyla arkadaş olur. Duygularını dışa çok vurmayan, ketum bir kız olduğu ortaya çıkar. Sadece Tsukune'nin yanındayken duygularını az da olsa gösterir. Tsukune'yi gün geçtikçe sevmeye başlar ve ona aşık olur. Öyle ki ondan çocuğu olmasını bile ister.

Shirayuki Mizore sık sık farklı yerlerde, yeşilliklerin arasında, masaların altında, hatta mobilyalarda ve tavanlarda gizlenerek röntgencilik yapar. Yaptığı bu şey  yüzünden sık sık Kurumu ile komik tartışmalara girer. Kafa kafaya geldikleri anlar yaşansa da çocuksu yumruk yumruğa kavgalara girişseler de yakın arkadaşlar olmayı sürdürürler. 

Shirayuki Mizore, espirili hareketlerle Tsukune ve Moka'nın romantik anlar yaşamalarını engeller. Bu hareketlere aralarına buzdan mermiler atmak da dahildir. 


Yukari Sendou



Yukari Sendou, oyunbaz ve neşeli bir kişiliğe sahip bir büyücüdür. Üstün zekası sayesinde 11 yaşında Youkai Akademisine girmeyi başarmıştır. Yaşının gerektirdiği gibi okul arkadaşlarından fiziksel olarak küçüktür.

Okula ilk başladığı dönemlerde diğer öğrenciler Yukari Sendou'ya karşı önyargıyla yaklaşırlar. Bu da Sendou Yukari'nin duygularını incitir ve öğrencilere eşşek şakaları yaparak cevap verir. 

Aşk konusunda ise iki taraflıdır; Tsukune'ye de Moka'ya da aynı ölçüde değer vermektedir. Kendi göğüsleri gelişmediği için Moka'nınkilerle uğraşmaya bayılır. Moka'nın göğüslerinin kendi için bir rüya olduğunu söyler.

Sendou Yukari, Tsukune'nin kendisini bir kız olarak değil, daha çok bir kız kardeş olarak gördüğünü düşünür. Ancak Tsukune, hayatlarının birçok kez Sendou Yukari'nin bilgisi ve büyü gücüyle kurtulduğunu ve en çok güvendiği arkadaşlarından biri olduğunu dile getirir. 


Ruby Tojo


Ruby Tojo, hikâyede öncelikle düşman tarafından biri olarak tanıtılan, sonrasında ise Aono Tsukune ve arkadaşlarının uğraşlarıyla dostları haline gelen biridir. Kahverengi saçları, asası ve tılsımlarıyla oldukça hareketli, sadık, tam bir sapık, bazen de kendi dünyasında kaybolup giden bir kişilik sergiler. Mazoşist biri olan Ruby Tojo, bu yanıyla seriye renk katan ana karakterlerden biridir.

Başkalarından emir almaya alışmış olan Ruby, Aono Tsukune'ye aşıktır ve Tsukune'ye onun bir 'oyuncağı' olduğunu ve ona istediği her şeyi emretmesini istemektedir. Mazoşişt yapısının bundaki etkisi büyüktür. 

Sendou Yukari gibi bir büyücüdür, ancak onu ayıran şey ise tılsım kullanmasıdır. Kitabında yazılı tılsımları çağırarak çeşitli büyüler yapabilmektedir. 


Ginei Morioka


Ginei Morioka, dışarıdan bakıldığında oldukça yakışıklı duran biri olmasına karşın aklı fikri kızlarda olan tam bir sapıktır. Önceleri, Akashiya Moka'ya haddinden fazla bir ilgi duyar ve Tsukune'yi rakibi olarak görür.

Ginei Morioka, kız arkadaş listesi oldukça kabarık bir zamparadır. Aono Tsukune ve diğerlerinin de üyesi olduğu gazete klübünün başkanıdır. Oldukça tembel biri olan Morioka Ginei, klüp çalışmalarının çoğuna katılmaz ve bütün işi milletin omzuna yükler. Umursamaz ve bencilce davranışlarına rağmen, Ginei Morioka aslında şefkatli, yardımsever biri ve iyi bir arkadaştır. 

Kavgayı seven Ginei Morioka, "Kuduz Köpek" lakabını edinmiştir. Aynı okulda okuyan üst sınıflardan saygı duyduğu biri sayesinde ise kavga ve şiddet dolu geçmişini ardında bırakmıştır. 

Arkadaşlarına karşı vefalı biri olan Ginei Morioka, onlar için dayanılmaz acılara katlanmaktan, ölümcül yaralardan sakınmaz. 

Kurtadam olma yeteneği onu hem iyi bir dost hem de korkulası bir rakip yapar.


Şimdi de mangadan karelerle devam edelim;


İlk karşılaşmaları! 
Harem tarzı serilerde nedense hep öyle yerlere, 
öyle şekillerde düşerler ki...




Şu kızın güzelliğine, şirinliğine bak! 
Ama bir şey var ki...




Kıtırt!
Amanın! Bu kız, çocuğu ısırdı! 
Vampirim ben diyor vampir!



Serinin en sessiz en sakin, ama meğer çektiği acıları içine gömen kızı, Shirayuki Mizore. Bakmayın öyle boş boş baktığına siz, çok şeker bir kız aslında. Belki duygularını size de gösterir.


Kuruno Kurumu... 
Serinin en fedakâr, Tsukune'yi en çok seven, 
sevdiği kadar da gönlü kırılan, serinin en çok sevdiğim kızı...
Başlarda belki biraz şey... 
Ama, sonra anlıyorsunuz yürekten sevebileceğini...



Yukari Sendou, serimizin tatlı yaramazı... 
Yaşından olgun ve zeki büyücümüz... 
Kurumu'ya da bakın, nasıl da sarılmış sevdiğine... 
Sevdiği de sevse onu öyle keşke...


Aşk konusunda rakip olsalar da birbirlerinden 
asla vazgeçemeyecek samimi arkadaşlar... 


Hikâyeye sonradan dahil olan Ruby Tojo... 
Aslında oldukça renkli, hareketli, 
her lafı bir kahkaha attıracak birisi....
Mazoşistliği insanı ne güldürüyor bir bilseniz...



Okulun en büyük zamparası, kızların korkulu rüyası... 
Yakışıklı aslında, ama niyeti bozuk bunun niyeti! 
Asılmadığı, gizli gizli fotoğrafını çekmediği kız kalmadı!



Yılda bir uğrar gazete klübüne... Güya da klübün başkanı! 
Azarlamayı iyi biliyorsun ama!



Bütün klüp işlerini millete yaptırır, millete bağırıp çağırır, 
kızlara yan gözle bakar...
Ne yapıyorsun deyince de aptal numarasına yatar.


 İşte, Tsukune'nin zor durumda kaldığı, ölümle burun buruna geldiği vakit Moka'nın hâli! Tsukune de zırt pırt çıkarıyor şu Rosario'yu... Dıştaki Moka nerede içteki Moka nerede... İliğinize kadar emer, haberiniz olsun...


Hokuto... 
Vakti zamanında o da bir insanmış, ama Tsukune gibi yanında 
onu koruyacak birileri olmamış, çok zulüm görmüş ve...



..."Ben de bir insandım, Tsukune"
Herkes Tsukune gibi şanslı olamıyor, 
ona aşık birbirinden güzel kızlar bulamıyor... 
Adaletin nerede Youkai dünyası!


Vampirlerin haç ve sarmısak korkusu olduğunu bilirdik, ama bu mangadaki vampirler sudan da korkuyorlar, korku değil de acı veriyor gibi...



Yok, bu sefer kanını emmiyor; kan enjekte ediyor. Canavarların arasında kalmış gariban Tsukune ne yapsın, tek bir fiske yese yığılıyor yere. Ama, iş hepten ciddiye bindiği vakitlerde Tsukune'ye kanını enjekte ediyor. İnsan bedenine vampir kanı enjekte etmek ha...


İyi, güzel... Zırt pırt kan verip çocuğun canını kurtarıyorsun da... 
Peki ya sonrası? Tsukune, vampir kanının yan etkileriyle cebelleşir...


Biraz acı çekti, insanlığından kaybetti belki... 
Ama, karizması artık "on numero beş yıldız". 
Sırf dış görünüşüyle de kalmıyor, kalmayacak.


Şuydu buydu derken asıl vampiri unuttuk iyice... 
Tsukune'yi zor durumlardan çekip çıkaran Akashiya Moka, 
süper güçlü bir vampir!
Canavarlar arasında en itibarlı ırk... 
Vampirlerin de elit tabakasından aslında Moka... 
Ama bunu ikinci sezonun tanıtımına bırakalım...


Bu gözler... büyük bir değişimin habercisiler...
Vampir kanının gücü çoğu zaman işe yarasa da kontrolsüz güç, güç değildir!
Bu güç yavaş yavaş Tsukune'yi kontrolü altına alır...



İyi kalpli, kendinden çok etrafındakileri düşünen birisinden 
beklenecek bir hareket mi sizce bu? Gözünün feri gitmiş zaten... 
Kendinde olmadığı belli...



Bu surat, bu gözler hayra alamet değil...
Tsukune bir süreden sonra kendini hepten 
vampir kanının kontrolüne kaptırır... 
Ne arkadaş ne dost ne de düşman tanır...


-----------------------------------------------------------------------------

Manga hakkındaki yorumlarım;

- Konu olarak başarılı, orijinal bir konu. Vampirler, canavarlar...
 Bunlar biz manga okuyucuları için normal şeyler artık, ama oldukça 'sıradan' bir insanın cavanarların ortasına düşüp çektiği zorluklar, bir yandan da manganın konusu gereği haremini oluşturması, zamanla güçlenmesi derken sürükleyici bir hale geliyor.

- Çizim konusunda ise sürekli gelişen bir süreç görmekteyiz. Rosario Vampire serisinin ilk bölümüyle son bölümünün çizim kalitesi, göz alıcılığı kesinlikle farklı; olumlu yönde ilerleme gösterilmiş. İkinci sezonda ise çizim konusunda artık doyum noktasına ulaşılıyor diyebilirim.

- Ana karakterin sürekli güçleniyor olması sürükleyicilik anlamında etkili,
 ama ani güç artışları "o kadar da değil" dedirtiyor bazen.

- Manganın en sevmediğim yanına gelelim; her fırsatta milletin iç çamaşırları gösterilmeye çalışılıyor! Biliyorum, tür olarak Ecchi, ama her şeyin bir miktarı, bir sınırı var. Olur olmaz yerde "hayranların gözü gönlü" açılsın amacıyla gösterilen iç çamaşırlı sahneler bir süreden sonra "yeter ama" dedirtebiliyor.

- İnsanların dünyasıyla canavarların dünyasının ayrı olması, iki dünyanın sürekli çelişiyor, çatışıyor olması, haliyle de birbirlerine düşman olmaları
 direkt ilgi çeken faktörlerden.

- Harem türü sevenleri üzmeyecek bir seri olduğundan emin olabilirsiniz,
 ama sürekli genişleyen bir harem yok, ki bir süreden sonra sarpa saran
 harem hikâyelerinden değil yani.

-----------------------------------------------------------------------------

İlk sezonu ve ikinci sezonu AnimeSue'de Türkçeye kazandırılan
 Rosario Vampire serisi, ecchi türünün özelliklerini yansıtan, sürükleyici,
 sürekli olumlu yönde gelişme gösteren, ilk sezonunda bahsettiğim bazı yönleriyle olumsuzlukları olan, ama ikinci sezonunda bu eksikliklerini oldukça iyi bir şekilde kapatıp üstüne katan bir şeri. Harcadığınız vakte değecek, izlerken pek de duygulanacağınızı düşünmediğim, Türkçeye kazandırılmış
 sayılı uzun soluklu manga serilerinden biri. Kısa bir süre önce Akılçelen Kitaplar tarafından çevrilmeye başlanan, ayırdığınız vakte değecek, artıları eksilerinden baskın gelen Rosario Vampire'yi tavsiye ederim.





{ 1 yorum... read them below or add one }

  1. Tanıtım çok güzel ve akıcıydı çok teşekkürler ellerinize sağlık. benimde en sevdiğim seriler arasında yerini almış bir yapımdır kendisi

    YanıtlaSil

- Copyright © Manga ve Anime Çevirmenleri - Date A Live - Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -