Popüler Gönderiler

Posted by : Unknown Şubat 02, 2014


Merhaba, Manga ve Anime çevirmenleri!

Bu yazımızda Dragons Rioting adlı Manga'nın 
incelemesini yapacağız.


Öncelikle tanıtımıyla başlayalım;

Tür: Shonen, Aksiyon, Ecchi, Dövüş Sanatları, Okul Hayatı, Harem
Yazar: Tsuyoshi Watanabe
Yayımlandığı Dergi: Monthly Dragon Age

6 yaşındaki Rintarou'ya, Henisei Tashu İjou Sendromu (Hentai [Sapık] Sendromu olarak da bilinir) teşhisi konur. Bu hastalık, cinsel heyecan duyduğu vakit onu öldürebilecek bir hastalıktır. Onu kurtarmak ve hayatını mümkün olduğunca normal bir şekilde yaşamasını sağlamak için babası onu, vücuduna ve zihnine hâkim olabilmesi için on yıl boyunca dağlarda, Koei Sougetsu adlı bir dövüş sanatıyla eğitir. 16 yaşına bastığında ülkedeki güya en büyük erkek lisesi olan Nangokuren Lisesi'ne kayıt olmayı ister, ancak aslında daha yeni karma eğitime açılmış en büyük kız lisesidir.

Okuldaki ilk gününde büyük bir kavgaya rastlar ve okul bölgesini sanki bir savaş alanı hâline getiren ve okulun en başta gelen kurallarından birinin "Doğanın Kanunlarına Uymak" olduğunu öğrenir. Rintarou, artık okuldan ayrılmayı kendine görev bellemiştir, ama bölgenin en büyük üç grubunun uslanmaz kız liderleri olan Üç Ejderha'nın 
dikkatini çektiği için artık bu o kadar da kolay olmayacaktır.



Dikkat!

Dragons Rioting adlı seri, 'Ecchi' kategorisine girdiğinden ağır şiddet, kan/vahşet, 
cinsel içerik veya kaba dil içerebilir ve bu sebepten dolayı 
18 yaşının altındaki okuyucular için uygun olmayabilir. 
18 yaşının üstündeyseniz, okumaya devam edebilirsiniz.


Şimdi, biraz ana karakterlerden bahsedelim;


Tachibana Rintaro


Rintaro, orta boylu, incecik bir delikanlıdır. Ancak, babasıyla beraber yaptığı on yıllık sıkı bir fiziksel çalışma, onu uzman bir dövüş sanatları ustası hâline getirmiştir. Kısa ve siyah, dikeni andıran bir saça sahiptir. Gözleri mavi-gri arası bir renktedir. Çoğunlukla okulda görüldüğü için onu beyaz ve uzun kollu gömleği üzerine giydiği siyah şeritli kırmızı ceket olan okul üniformasının haricinde bir kıyafetle görmek zordur. Üzerinde iki sarı şerit bulunan bir kravat, sarı bir kemer, siyah pantolon ve siyah ayakkabılar üniformasının diğer parçalarıdır.

Muzdarip olduğu milyonda bir görülen bir hastalık yüzünden Rintarou, özellikle de çekici veya cinsel açıdan tahrik edici kadınların bulunduğu ortamlarda duygularına hâkim olabilmek amacıyla kendine oldukça disiplinli ve sakin bir kişilik edinmiştir. Normalde kendine hâkim biridir, ancak kontrolünü kaybedebileceğini hissettiği durumlarda çocukken hem vücudunu hem de zihnini geliştirmek harcadığı senelerin göstergesi olan "Temiz akıl, sükut içindeki yürek" adlı mantrayı tekrarlayarak zihnine odaklanır. 

Üstün gücü ve yeteneklerine karşın Rintarou, aslında alçak gönüllü, bir kavga veya karşılaşma durumunda mümkünse dövüşmekten kaçınan türde biridir.
Kelimenin tam anlamıyla insan sarrafı olan Rintarou, kişinin güçlü olduğu noktaları ve zaaflarını çok hızlı bir şekilde anlayabilmektedir.

Hentai (Sapık) Sendromu hastalığı yüzünden Rintarou, aynı zamanda, bir kadınla karşı karşıya geldiği takdirde onun ölümü olacağı anlamına gelen Gynophobia (Kadın Korkusu) fobisinden de muzdariptir. Gerçi, arkadaşlarının, kız bile olsa, başı belada olduğunda onları ardında bırakmaz.


Ayane


Ayane, orta boylu, çekici bir genç kızdır. Beline kadar uzanan, dağınık at kuyruğu şeklinde bağlanmış uzun, pembe saçlara ve aynı renkte gözlere sahiptir. Rintarou'ya ıstırabı olan oldukça büyük göğüslere sahiptir. Rintarou, Ayane, Keiko ve Makoto'nun göğüslerinin hepsine birden Altı Devasa Dağ olarak hitap eder. Ayane, bel bölgesinde ikiye ayrılıp, bacaklarının yanlarına uzanan kolsuz bir gömlek giymektedir. İki sarı şeritli bir kravat, kısa ve kırmızı bir etek, kırmızı çoraplar, siyah ayakkabılar, el ve ayak bileklerine sarılı siyah, kırmızı renkte manşetler ve siyah, kırmızı renkte parmaksız eldivenlerle üniformasını oluşturmaktadır.

Ayane'nin, Kyoka gibi kendinden çok daha güçlü rakiplerle mücadele etmek durumunda bıraksa da, Nangokuren Lisesi'nin kanunlarına karşı çıkmayı seçip,   güçsüzleri ve masumları koruması, iradesi sağlam ve merhametli bir genç kız olduğunu kanıtlamaktadır. Arkadaşlarını kurtarmak uğruna yaralanmayı dahi göze alabileceğini de Makoto ve Keiko'yu bir kaynar su saldırısından, kendini öne atarak kutardığındaki gibi göstermiştir.

Ayane, alçak gönüllü ve Rintarou'nun yeteneklerini kendi yeteneklerinden üstün gördüğü ve hiç tereddüt etmeden öğrencisi olmayı talep ettiği için gücünün kendisini yönlendirmediği biri olarak görünmektedir.


Kagamiin Kyouka


Kyouka, beline kadar uzanan koyu mavi saçları, açık sarı renkte gözleri, kendine has bir şekle sahip olan göz bebekleriyle oldukça seksi bir genç kızdır. Olgun vücuduyla bağdaşır şekilde oldukça tahrik edici bir giyim tarzı vardır. Göbeği de dahil olmak üzere gözlerden sakınmadığı göğüs dekoltesini ortaya çıkararır bir tutumla göğüslerinin altından tutturulmuş, beyaz bir gömlek giyer.
Aynı zamanda kısa, mavi bir etek, beline sardığı mavi bir ceket, siyah ayakkabılar ve sağ bacağındaki halkayla üniformasını tamamlar. Küpeleri, ojeli tırnakları, kolyesi, bilezikleri ve lüks tokasıyla birçok mücevherata takar ve makyajlı biridir.

Şu ana kadar gösterilenler kadarıyla Kyouka, şiddetten ve kendinden güçsüz insanlara hükmetmekten zevk alan son derece görgüsüz bir kişiliğe sahiptir. Nangokuren Lisesi'nin tek kuralı olan "Güçlü, güçsüzü yer" kuralına riayet etmektedir ve Ayane'nin kendinden güçsüzleri korumasının aptalca bir şey olduğunu düşünmektedir. İş dövüşe gelince oldukça kibirlidir ki bunu sırf elinden gelen her şeyi yapan Ayane'nin emeklerini kolayca boşa çıkarmak için Ayane'yi teşvik etmesinden ve bir daha yoluna çıktığı takdirde Rintaro'nun döveceği konusunda tehdit etmesinden anlamaktayız. Dövüş konusunda oldukça hırslıdır ve Rintarou'nun Meru ile yaptığı duelloda gücüne şahit olduktan sonra Rintarou'ya ilgi duymaya başlamıştır. 

Kyouka'nın gaddarlığı ve kendine olan güveninin ardında aslında kibar, cömert ve akıllı bir öğrenci yatmaktadır. Evine gelen misafirlere karşı oldukça misafirperver olduğu gösterilmiş, Rintarou'ya da gösterdiği gibi daha şefkatli ve yardımsever bir yanının olduğu ortaya çıkmıştır. Kendisi de zamanında benzer bir zorluk yaşadığı için Rintarou'nun içinde olduğu durumu büyük bir anlayışla karşılamaktadır.


Rino


 Rino, orta boylarda, kısa sarı saçlı, kırmızı çerçeveli gözlüklere sahip genç bir kızdır. Beyaz bir alttan düğmeli gömleğin üzerine yine alttan düğmeli yeşil bir yelek giymektedir. İki sarı şeritli siyah bir kravat, iki sarı şeritli yeşil bir etek ve siyah ayakkabılarıyla üniformasını tamamlar.

Rino, sakin ve işini bilen bir bireydir. Çoğu durumda yüzünde herhangi bir duydu emaresi görülmemektedir. Olsa dahi çok belli etmemektedir.

Meru, şu anki ilişkileri hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmese de, Rino'nun eskiden ablası Ren'e hayranlık duyduğunu belirtmiştir. Rino'nun sadece Nangokuren Lisesi'ne hâkim olmayı değil, aynı zamanda kız kardeşine üstünlük kurmayı da istediği gösterilmiştir. Büyük bir ihtimalle ablasına karşı bir aşağılık kompleksi duymaktadır.

Hedeflerine ulaşmak için her türlü yola başvurmaktadır ve kendisine engel olan, faydası kalmayan herkesi bir kenara atan ya da onlardan kurtulan biridir. Hedefine ulaşmasını sağlayacak kişileri sahiplenir bir kişiliğe sahiptir. Buna örnek olarak Rintaro'nun Batsuzangaisei töreninde Hatenko Meru'ya karşı mücadele edip, onu yenmesinin ardından Rintaro'nun "kendisinin" olduğunu iddia etmesi verilebilir.


Hatenko Meru



Meru, genç, iki kuyruk halinde toplanan gümüş rengi saçlara sahip, minyon tipli bir kızdır. Kalın askılı, kolsuz bir atletin üzerine alttan düğmeli koyu mavi bir yelek, iki şarı şeritli koyu mavi bir etek, spor ayakkabılar ve sol koluna sarılı bir kravatla üniformasını tamamlar.

Oyun oynamaya doymayan bir oyuncu olan Meru, Oyun Dünyasının Tanrısı olmayı amaçlamaktadır. Kaybetmeyi de sevmeyen Meru, bunu Rintaro'yla ilk oyununda berabere kaldıktan sonra ona başka oyunlarda meydan okuması ve hiçbir şey kazanamadığında hiddetle kanca oyunu makinesine vurmasıyla belli etmektedir. Ayrıca, günde yirmi saat oyun oynama gibi bir bağımlılığı vardır. Yanında üzerlerine süsler takılı olan dört farklı taşınabilir oyun konsolu taşır.

Rintaro'yla bir oyunda berabere kaldıktan sonra ondan hoşlanmaya başlamıştır. Sonrasında onunla gezip dolaşmaya başlamış ve hatta ona amacını bile söylemiştir. 

Büyük göğüslü kızları kıskanmaktadır ve onları ovuşturmak gibi bir alışkanlığı vardır.



Şimdi de mangadan karelerle devam edelim;


Milyonda bir görülen bir hastalık, Henisei Tashu İjou Syndrome 
(Sapık Sendromu)

Acil şifalar diliyoruz... Ne!? Tedavisi yok mu!?


Babası, Rintaro'yu kendine hâkim olabilmesi için 10 sene boyunca hem fiziki hem de ruhsal açıdan eğitir. Artık o, aynı zamanda bir dövüş sanatları ustasıdır.



"Japonya'daki en büyük erkek lisesi, Nangokuren Lisesi

Bu okula girersem, gençliğimin baharında ölüp gitmem."


Nereye düştün sen, Rintaro?!

Ama, sonuçta o bir dövüş sanatları ustası; bunlar ona işlemez!

"Matrix Mermileri Ağır Çekimi
İç Çamaşırı Sahnelerinden Kaçış"



Okulda kavga çıkmış! Dakika bir, gol bir!

İki tane birbirinden güzel kız! 
Kim bu kızlar ve neden kavga ediyorlar acaba?!


Kendilerini diğer öğrencilerden ayıran 
olağanüstü güçleriyle işte, Ejderhalar!



Nangokuren Lisesi'nin birbirinde güzel ve haşin Ejderhaları!

Okulun hâkimiyeti onların elinde! Uçan kaçan onlardan sorulur!


Üçüncü ve belki de en esrarengiz Ejderha, Rino! 
Ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlamak çok zor. 
Kim bilir ne işler çeviriyor!

Rintaro: Neydi benim günahım!



"Leziz...
Sen sahiden de....
aralarındaki en iyi yemeksin.


"Nangokuren Lisesi kulağa erkek lisesi gibi gelebilir, ama...
Geçen seneye kadar en büyük kız lisesiydi.
Bu sene karma eğitime açıldığı için...
...öğrencilerin %99'u kız.
Olamaz...
....
Giriş tamamlandı.
Nakil işlemi başlasın!!

Kızlar... Kızlar her yerde.

"Bir grup kız, bir küme kız, bir sürü kız, çok kız!"



"Arkadaşlar..."

Kızlardan bir şekilde kaçması gerek. Kuytu köşeler, 
kimsenin bilmediği keyif yerleri... keyif yerleri...



Birkaç erkekle tanışıp, arkadaş olur. Onca kızın arasında ne yapsın, 
erkeklerle takılacak elbet. Bir de keyif yapabilecekleri yerler bulmak için 
bir klüp kurarlar, deme keyiflerine. Ama...

"Bir keyif yapma manzarası var ki ondan iyisi yok...
"Gönüllerin Vahası" adlı o yer buradan görülebiliyor.
Manzara mı?"


"Bu muydu o müthiş manzara?! Bu mu yani!?"

Ne anlasınlar Rintaro'nun derdinden. 
Sonuçta diğerleri sağlıklı, enerjik gençler.


Biri ortalığı kasıp kavuruyor, rekor bırakmıyor, rakip tanımıyor
Her kimse Rintaro'u da şansını deneyecek!

Kim bu küçük kız? Küçük müçük, ama tedbiri elden bırakmamak lazım. 
Ne de olsa o da bir kız.


Hatenko Meru'ymuş bu küçük kızın adı. Ama, tam bir oyun hastası çıktı. İnternette "Oyun Tanrısı" olarak nam salmış, tam bir oyun hastası anlayacağınız. Ve birgün...

Kazanmaya bayılan, yenilmeye dayanamayan Meru, 
Rintaro'ya birçok oyunda meydan okur.

Bir defa yenilsen ne olur ki yahu. 
Kazandığını da sana verdi hem. 

Rintaro hem oyunda hem de Meru'ya karşı 1-0 önde!


Meru, Rintaro'ya meydan okur. Okul binasına iki taraftan saldıracaklardır. 
Kim kendi tarafını yıkarsa kazanacak ve yeniden inşa edilen okulun adını kendileri verebileceklerdir.

Rintaro hamlesini yapar ve...


Bu da bir çözüm yolu tabii...

Nangokuren Lisesi'nde çift olarak yarışılan bir yarışma yapılacaktır. 
Kazanan çift, okula yeni bir kanun koyma hakkı kazanacaktır.

Rintaro: "Pantolon Araçlaştırma Projesi
Standart Okul Üniforması Dizaynı"

Burada, Neon Genesis Evangelion adlı serideki "İnsan Araçlaştırma Projesi"ne bir gönderme yapılıyor. Rintaro, ellerini aynı Gendo İkari'nin yaptığı gibi tutuyor.


Krallara layık bir sofra! 

"Vay canına
Bütün bunları kendi başına mı hazırladın?
Bunlar buzdolabında kalan artıklar o kadar."

Zengin ailenin zengin artıkları...

"Çok lezizler!!"



Ve ondan hiç beklenmeyecek, 
içinizi eritecek bir tebessüm... Ahh...





"O tabakların tanesi 1.000 dolar"

Beni de öyle bir korku alsa tabak ustasına dönerdim herhâlde.




Her duruma ayrı bir tekniği var Rintaro'nun.
Kyouka'dan o yeteneğe aç bakış!





Ryou-!? Nasıl bu şu anki haline geldin peki!? 
Muhabbet açılır...





"Ben, bu aileyi miras alacak kişiyim,
bu yüzden de insanlara iyi bir örnek olmalıyım".


Örnek insana bakın! 
Ben de onun gibi milletin ağzını burnunu kırmak istiyorum!


"Nasıl bir histi o herifi yere çalmak?
Tam şuramda...
...yanıp tutuşan bir şey hissettim...


"Sende bir savaşçı yeteneği var..."


Bu kız bir garip... Sahiplenme huyu ayrı bir garip.

Meru iş başında!


"Bu kadar kız olacağını tahmin etmezdim...
Belki de teklifi reddetmeliydim...
Kız okyanusuna dönmüş burası...
Denizkızı dedikleri şey bu mu yoksa?!
Rintaro, kız denizinin içindeki ölüm adasını görür!"

Bir tebessüm mü o? Yoksa bana mı öyle geldi?


Helal olsun!


"Nesin sen!? Tam gücüyle saldıran Toguro* musun nesin?!
Yoksa nihai hâlindeki Frieza* mı?!"

(DBZ)


"Lütfen, öğrenciniz olmama izin verin!"



-----------------------------------------------------------------------------

Manga hakkındaki yorumlarım;

- Türleri arasında Ecchi geçen bir sürü manga var, ama bu gerçek bir ecchi.
Ecchi severlere duyurulur.

- Bazen vücut oranlarının sapıttığı durumlar görülebiliyor, gerçekten tuhaf gözüküyorlar. Ama, genel olarak değerlendirirsek rahatsız edici değil.

- Ana karakterin muzdarip olduğu hastalık başlı başına hikâyeyi ayakta tutan bir unsur. Güzel düşünülmüş. 

- Görünen o ki her ecchi türündeki çalışmada olduğu gibi dalga geçen, dalga geçilen, tsundere, kuudere gibi karakterlerin yerleşimi başarılı olacak. Şu an için roller tam olarak belli olmamış durumda. 

- Diğer anime ve mangalara ufak tefek değinişler var. 

- Hagakure Lisesi, doğa kanunlarına göre işlediği ve normal bir lisenin çok dışında olduğu için konunun istendiği kadar genişletilebileceğini düşünüyorum. İlk bölümlerde işlenecek malzemenin tüketilip de sonraları seriden bıktıran bir duruma rastlamayacağız diye düşünüyorum.

- Rintaro'nun her durumda ayrı bir teknik göstermesi 
sanki "uydurma" hissi veriyor. Yani; 

"Ekmek kes, Rintaro
Tamam, keseyim
"Jakotsu Gippa Ekmek Kesme Shippa"

...bunun gibi bir şey oluyor çoğu zaman.


-----------------------------------------------------------------------------

Şu an için gidişatını beğendiğim ve umut veren, ecchi severlerin 'mutlaka' seveceği, ana karakterin muzdarip olduğu hastalığın iyi şeçildiğini düşündüğüm, bir süre okuduktan sonra bir kenara kaldırmayacağınız, yer yer "bu kadarına da gerek yok aslında, 
seri hayranlarının gönlünü almak da bir yere kadar" dedirten, "başlamaz olaydım" demeyeceğiniz, eğlenceli, maalesef Türkçe çevirisi olmayan bir seri.

Özellikle ecchi severlere tavsiye ediyorum!


{ 6 yorum... read them below or Comment }

  1. Tanıtımı okuyunca nedense gülmeme engel olmadım çok güzel bi tanıtım olmuş
    çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Tanıtımı okudum çok güzel olmuş tam oturmuş ama yarım kalmış bir manga daha devamı gelmedi 17.sayıda kaldı.

    YanıtlaSil
  3. aylık seri oldugu için sayfa sayısı fazla ama beni hiç sıkmıyor keşke bi fansub ele alsa seriyi :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aylik seri derken abi herhafta degilde her aymi cikiyor deniz bu arada ben :)

      Sil
    2. Her ay bir bölüm çıkıyordu, sanırım artık o da çıkmıyor...

      Sil
  4. Guzel bur seriydi devamini bekluyorum tskler.

    YanıtlaSil

- Copyright © Manga ve Anime Çevirmenleri - Date A Live - Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -